Caz Dönemlerinin Müzikal Karşılaştırması
SWING
24 Ekim 1929'da Amerika Birleşik Devletleri'nin borsası Wall Street'in krize girmesi bütün ülke ekonomisini zor duruma sokmuştur. 1932'de Amerika Birleşik Devletleri'nde işsiz sayısı onbir milyonu bulmuştur. Franklin Roosevelt'in uyguladığı politika ve bazı siyah liderlerin görevlere atanması siyah toplumun yeni umut ışığı olmuştur. Yeraltı örgütleri gece klüplerinin işletilmesini kontrolleri altında tutmaktadırlar. Müzisyenler işsizdir. Bazı siyah kiliselerin siyahların işe alınmasını sağlamak için çeşitli boykot eylemleri yapmaya başlarlar. Siyahların yaşadığı varoşlar büyük sefalet içindedir. Chicago'dan sonra New York'ta da içki yasağı kaldırılır. Yeraltı örgütlerinin klüpler üzerinde baskısı yavaş yavaş azalır.
Bu arada ekonomik krizde plak sanayii, sesli sinema ve radyonun popüler olmasıyla zor günler yaşamaktadır. Konserler radyoda yayınlanmaktadır. 33 devirli plakların 15'er dakikalık müzik kaydı yapabilmeleri plak şirketleri için bir anlamda kurtuluş noktası olur. Konserler banda alınır ve tekrar yayınlama olanağı bulunur. Bir anlamda plak sanayisiyle radyolar arasında bir ortaklık kurulabilmiştir.
Juke-Box'lar 1899'da icat edilmiştir ama yaygınlaşmaları 1930'ların başından itibaren olmuştur. Siyah varoşların küçük barlarında çok sevilirler. Bu da plak şirketlerinin siyah müziği kataloglamak için kayıt yapmalarını desteklemesine yol açar.
Kriz zamanı iflastan kurtulabilen bazı küçük müzik şirketleri birleşerek hayatta kalmaya çalışırlar. Ama kısa bir süre sonra Victor- RCA, Columbia ve Decca şirketleri Caz plaklarının kayıt ve yayınlanma denetimlerini kontrolleri altına alırlar. Dış ülkelerde şubeler açılmaya başlanır. Amerika ve Avrupa'daki Caz koleksiyoncuları ve diskografları bundan olumsuz etkilendiler. Eski balmumu kayıtların yeniden değerlendirilerek kayıt yapılması ve satışa sunulması "reproduction" (yeniden üretim) dönemini başlatır.Elektro amplifikasyon tasarlanır. Rickenbacker ve Gibson firmaları elektrik gitar satışlarını çoğaltır. Elektro gitarlar böylece Caz dünyasına girer.
Bütün bu siyasi ve ekonomik karmaşa içinde Blues'un yoğun karamsar tavrı dinleyicinin zaten zor olan hayatına renk katma ihtiyacına cevap veremez olmuştur ve Swing 4 vuruşluk ritmiyle dans sever kitleye kendisini sevdirir. İnsanlar dans salonlarını doldurmaya başlarlar. Bir anlamda ilk defa siyahi müzik bu derece popüler olmuştur.
Daha önceki stillere göre Swing'teki değişiklikler dört ana başlık altında toplanabilir. Orkestraların yapılanışı, düzenlemelerdeki farklılıklar, soloların karakteristik özellikleri ve belki de en önemlisi olan ritm sazlarındaki müzikal yaklaşım farklılıkları.
Okullu müzisyenlerin Swing orkestralarına dahil oluşu müzisyenlerde zorunlu bir teknik yeterlilik gelişimine neden olmuştur. Melodi kalıpları saatler harcanarak çalışılan klasik etütlere doğru eğilim göstermeye başlamıştır. Ton kalitesi giderek artmış ve rafine olmuştur. Trompetçiler sololarını ana melodiden çok az farklılaşarak genellikle ritmik varyasyonlar yapmayı seçerlerken kamışlı sazlar yeni bir çalım tarzına yönelmişlerdir. Swing; hızlı tempolarda doğaçlamalar yapabilen müzisyenler yaratmıştır.
Benny Goodman, döneminin en önemli klarnet sanatçılarından biridir. Çalım tarzı, tekniği, hızı, cümlelemeleri bir çok müzisyen tarafından taklit edilmiştir. Swing stili sololarında zamanının iyi bilinen pop melodilerini andıran cümleler seçilmiştir. Bunu Benny Goodman'ın baladlarında açık bir şekilde görülmektedir. Çaldığı sololar doğal ama kıvrak ve süslüdür. Swing davulcuları "ride", "high hat" ve fırça kullanımına başlamışlardır. Bas davul 4/4 çalarken, Ride'da ve high hat'de 2/4'lük çalımla yeni bir kalıp yaratılmıştır. Chick Webb, 1935'de davul setini bas davul, trampet, zil, ve tahta bloklar olarak kullanmaya başlayan ilk davulcudur. 1937'den sonra bu sete eklentiler yapılmış ve standart davul seti denilen düzeneğe ulaşılmıştır. (Davul setleri her zaman müzisyenin tercihine göre değişir standart setten kasıt bas davul, trampet, tom-tom, floor tom, hi-hat ve iki veya dört adet zil'dir.)
Geleneksel nefesli bas Swing döneminde yerini kontrabasa bırakmıştır. Basçılar 2 vuruşluk rag time yerine artık 4 vuruş üzerine walking bass çalmaktadırlar ki bu da orkestranın parlak ve canlı bir ritm grubuna kavuşmasını sağlar.
BE-BOP
1940'lara gelindiğinde Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği arasındaki soğuk savaş doruğa tırmanmıştır. 1945'te Yalta Konferansıyla dünya iki ülke arasında kağıt üzerinde paylaştırılır. 1941'de Japonya'nın Pearl Harbor saldırısından sonra Amerika savaş ekonomisi dönemine girer. Japonya'ya karşı seferberlik ilan edilir ve bu California'ya doğru göçlerin başlamasına neden olur. Los Angeles'ta siyah nüfusunun artmasıyla beyazlarla şiddetli çatışmalar yaşanmaya başlanır. Detroit ve Harlem ayaklanmaları son noktadır. Siyahlara açık ilk sendika CIO eşit ücret ve siyahların silah sanayii alanında işe alınmaları talebinde bulunur. 1947'de CORE (Congress of Racial Equality- Irklararası Eşitlik Örgütü) "Freedom Ride " ı çeşitli ırklardan insanların ayrılıkçı yasalara karşı gelmek amacıyla güney eyaletlerini otobüsle dolaşması eylemini örgütler. Bir çok sanatçı buna destek verir.
Müzik sanayisinde Caz severler tarafından kurulan yeni markalar ortaya çıkarak daha önce bazı plak şirketlerince reddedilen müzisyenlere kayıt olanakları tanınır. Örneğin Billie Holiday bunlardan biridir. 1938'te Milt Gabler tarafından Commodor plak endüstrisinde bir yenilik olarak kayıtta yer alan müzisyenlerin adlarını plağın üzerine yazdırmaya başlar. Bu insanların sadece kayıtlarda dinleyebildikleri müzisyenlerin isimlerinin duyulmasını sağlar.
AFM (American Federation of Musicians- Amerikalı Müzisyenler Birliği) 1942'den 1944'e kadar grev yaptığı için yasal Be-Bop kayıtlarını ancak bu tarihten sonra bulunabilmektedir. Bu ara dönemde olan kayıtlar sadece radyo kayıtları ve askerler için hazırlanan V-discs (victory discs) özel kayıtlardır. Kayıtlar yeniden yapılmaya başladığında reddedilen kayıtların yayınlama haklarını alabilmek için Dial ve Savoy şirketleri çekişmelere girerler. Charlie Parker'ın ara dönemde yaptığı kayıtlar iki firma arasında büyük gerilimlere yol açar. Dönemin bir başka yeniliği elektronik piyanoların kullanılmaya başlamasıdır. Earl Hines elektronik piyano Storytone'la Body and Soul'un kayıdını yapar.
Caz müzisyenliği, o yıllarda suç dünyası ve boks'la beraber siyahların başarı sağlamalarına olanak verilen az sayıda iş alanından biridir. Dolayısıyla dallarında en iyi olmak zorunluluğunu hissetmişlerdir. Sürekli yenilenmek, ileri gitmek ve devrim sayılabilecek değişiklikler yapmak bu müzisyenlerin ideali haline gelmiştir. Onlar sadece insanları eğlendiren, dans ettiren bir müzik yapmak zorunda değillerdir. İşten arda kalan zamanlarında hep yapmak istedikleri değişikleri üzerinde konuşarak New York'taki iki mekanda biraraya gelerek yapmak istedikleri değişikleri uyguladıkları jam-session ları düzenlemeye başladılar.
Be-Bop Swing'in popülaritesine karşı bir başkaldırı olarak ortaya çıkmıştır. Swing'in yumuşak, dinleyiciye hitap eden melodik yaklaşımlarına karşılık Be-Bop saldırgan, karmaşık ve kimilerine göre yorucudur. Gereksiz notalar bir kenara bırakılır, doğaçlamalar her parçanın başında ve sonunda unison çalınan tema (genellikle de bir trompet ve bir saksofon tarafından) iki müzisyen tarafından çalınmaya başlanır. Yapılan müzik eğlence ve dans için değil dinlenmek içindir. Kullanılan 9'lu 11'li ve 13'lü akorlar sayesinde çok daha kompleks ve renkli bir armonizasyon söz konusudur. Be- Bop Swing'in normal uzunlukta cümlelerinden, simetrik yapısından, daha az varyasyonlu ritmik yapısından çok farklıdır.
Be-Bop stilinin karakteristik özellikleri şunlardır: Komplike armonik fikirleri vardır. Müzisyenlerin teknik yeterlikleri virtüözite düzeyine ulaşmıştır. Melodi ve ritmle paralel yürüyen bir armonik yapıya sahiptir. Kompleks akorlar solistlerin daha geniş armonik yapılar üzerinde iddialı varyasyonlar yapabilmelerine ve yoğun kromatik yaklaşımlarda bulunabilmelerine olanak sağlamıştır. Birlikte doğaçlamalar solo enstrümanlarla ritm enstrümanları arasında değişerek yapılır. Break (solist çalarken diğer enstrümanların çalmayı bırakmaları) sahne şovlarında popüler olmuştur. Asimetrik solo yapılanışı önemli bir unsurdur. Popüler şarkıların akor dizilimlerini kullanılarak yeni şarkılar yapılmaktadır. Doğaçlamalar bu şarkının orijinal akorlarına göre çalınır, ama farklı melodiler yüzünden ortaya çıkan eser tümüyle yeni bir kimliğe bürünmektedir.
1930'larda ki değişiklikler şöyledir: -7'li akorlar kullanılmış, G-7 akorları G7 akorlarına dönüştürülmüş, bazı dominant akorları # 5 'li altere haliyle kullanılmıştır. Be-Bop dönemindeki değişiklikler ise şöyledir: Dominant akorlar altere olmadan çalındığı gibi, b9 olarak ta altere edilerek çalınmıştır ve II -V kalıbı halinde görülmektedir.
Dönem örneği olarak bestesi Dizz Gillespie'ye ait olan ve yine kendi Sextet'i tarafından yorumlanan "Groovin'High" adlı eser seçilmiştir. Kayıt New York'ta Guild 1001 stüdyolarında 1945 yılında gerçekleştirilmiştir. Kayıtta yer alan müzisyenler: trompette Dizzy Gillespie, alto saksofonda Charlie Parker, gitarda Remo Palmieri, basta Slam Stewart, davulda Harold West'tir.
Groovin 'High; Malvin ve John Schonberger tarafından bestelenmiş olan "Whispering"(1920) adlı popüler müzik şarkısının Be-Bop stilinde çalınarak yorumlanmış halidir. Yayınladığı zaman iki milyon kopyanın üzerinde satış yapmıştır. "Whispering" melodik ve armonik olarak iki kısma ayrılır. Gillespie, yalnızca armonisini kullanmış ve başlangıcı için yeni bir melodi yazmıştır.
AVANT-GARDE
Müzik her zaman toplumlarda bir direniş gücü olarak ortaya çıkmıştır. 1960'larda bunu çok net bir şekilde görülmektedir. Bu dönemde tüm dünyada olduğu gibi Amerika'da da değişimler söz konusudur. Vietnam savaşı, Feminizm akımı, uyuşturucu kullanımındaki artış, politik alanda şok etkisi yaratan suikastler, çevre sorunlarına karşı bilinçlenme politikaları gibi sorunlar gençliği Hippy kültürüne doğru yönlendirmiştir. Bu dönemde popüler sanatçıların bu yeni alt kültüre destek vermesinin yanısıra iletişim araçları önemli roller almıştır. Fm istasyonları, underground gazeteler- dergiler alternatif akımları yaymada etkili olur. Protest mesajlar bu iletişim araçlarıyla yayılmaktadır. Vietnam savaşı sonrası "kurulu düzene karşı olan duyarlı insan" dan yeni kişisel hazlara önem veren albüm Rock, Disko ve Heavy Metal dinleyen gençliğe geçilir Yıllarca çizgisini değiştirmemiş olan pek çok kısa dalga radyo istasyonu bile yenilikçi Rock çalan Fm istasyonları haline gelir ve yeni radyo kanalları formatları ortaya çıkar. Örneğin: Contemporary hits, Urban, Modern Rock ve dans müzikleri. Bu radyo kanallarında değişim, müzik endüstrisinin köklü eğilim değişikliklerininde habercisidir.
1960'ların sonunda New York West Bronx bölgesinde yeni kuşak kentli siyah gençliğin kültürünü anlatan Rap ve Hip-Hop müzikleri doğar. Çatışmayı anlatmaya dayanan, bir anlamda politikte olan şiddete dönüşümüyle Punk müzik ve Heavy Metal'le benzeşen Rap; siyahların dünyasını anlatmakta kullanılan yeni bir müziktir. Bütün bunlar popüler müzik dünyasında olurken Caz yeni arayışlara geçmiştir. Avant-garde Caz , zor armonik analizleri ve anti-popülist tavrıyla Caz'ın popülerliğinin sona erişinin sinyallerini vermektedir. Artık büyük dans salonlarını dolduran insanlar yoktur ve Swing'den bu yana çok şey değişmiştir. Zaten Avant-Garde Caz müzisyenlerinin de teknik olarak örtüşmese bile Be-Bop döneminde olduğu gibi ticari kaygıları yoktur. Popüler olmasından daha çok sanatsal olmasıyla ilgilenmektedirler.
60'lı yılların bu yeni stilinde atonaliteye kadar genişleyen bir anlayış gözlenmektedir. Müzisyenler Caz'ın belirli klişeler ve formüllerle tıkandığını düşünmektedirler. Aynı Be-Bop döneminde olduğu gibi müzik üretimi sıkıntıya girmiştir ve yeni arayışlar kaçınılmazdır. O güne kadar kullanılan formların ve tonalitenin tüketildiğine inanılmaktadır. Kolektif doğaçlamalar böyle başlamıştır. Enstrümanlardaki sololar birbirini sert ve kesin çizgilerle keserek yapılır. Bu tavrıyla New Orleans dönemini hatırlatmaktadır.
Aslında atonalite Caz'ın çok yabancı olduğu bir yaklaşım değildir. Güney eyaletlerindeki plantasyonlarda söylenen shouts, field holler, erken dönem Blues'lar New Orleans döneminde eğitim görmedikleri için armonik kusursuzluğu bilemeyen müzisyenlerin yaptıkları eserlerde atonalite görülmektedir.
Avant-Garde'la gelen bir başka değişiklik ritmin temel direkleri olan ölçü ve vuruşun neredeyse yok sayılmasıdır. Vuruşların yerini pulse (nabız atışı) alır. Birçok serbest Caz davulcusu ölçü yokmuş gibi çalmaya başlar. Doğu müziklerine duyulan ilgi de bu yeni dönemin değişimlerini hızlandırmıştır. Gitar eski önemini kaybetmiştir. Yer aldıkları eserlerde şiddetli ve düzensiz vuruşlarla normalde orkestra içinde edindikleri eşlik görevlerinden uzaklaşmışlardır. Kontrbasçılar ise solistle daha çok etkileşim içine girerek ya yayla arka planı desteklerler ya da eski walking bass tekniğinin düzensiz bir formunu çalarlar.
Dönem örneği olarak bestesi Miles Davis tarafından yapılan ve yine Miles Davis Quintet tarafından yorumlanan "Circle" adlı eser seçilmiştir. Kayıt 1966 yılında New York'ta Columbia müzik şirketi stüdyolarında yapılmıştır. Kayıtta yer alan müzisyenler: trompette Miles Davis, tenor saksofonda Wayne Shorter, piyanoda Herbie Hancock, basta Ron Carter, davulda Tony Williams'tır.
Circle, içinde esnek unsurlar taşıyan karmaşık bir eserdir. Şöyle ki; solo çalınırken, bir cümle, eserin bütününe zarar verilmeksizin birkaç fazladan ölçü ile esnetilebilir veya tamamen farklılaştırılıp orijininden uzaklaştırılabilir. Bununla beraber ana yapısal armoniler soliste ve dinleyiciye, eserin akışı hakkında yol gösterir. Parçada temelde iki cümle vardır. Birinci cümleilk 10 ölçüdür. İkinci cümle ise bazı yorumlarda 20 ölçüye kadar varabilmektedir. İlk cümlenin özelliği açılışta D minör , değişken ve geçişli orta bölüm ve genellikle C majör olan kapanıştır.
Bu formun karmaşıklığını daha da arttırmak için, Wayne Shorter tenor saksofon solosuna, Miles Davis ikinci cümlesinin ortalarında iken hemen başlar. Hancock da aynı şekilde Shorter ikinci cümlenin ortalarında D kadansında iken birinci cümlesine D ile başlar.
Caz'da diğer tüm müzik türlerinde olduğu gibi verilmek istenen mesaj, formun ya da armoninin karmaşıklığı değil, dinleyiciye aktarılmak istenen duygu ve anlamdır. Circle, çalan yorumcuların tutkulu duygularını en yoğun biçimiyle dinleyiciye yansıttıkları bir eserdir.
Amerika Birleşik Devletleri'nin Güneydoğu Asya'dan çekilmesi Sovyetler Birliği'nin bunu kullanarak üçüncü dünya ülkelerinin üzerinde etkisini artırmak için çalışmalara başlamasına yol açar. Ancak yaptığı politik hatalar (Kamboçya soykırımı, Çekoslavakya'ya müdahale gibi) komünizm karşıtı insani yardım, din, sanat , ekoloji gibi alanlarda alternatif projeleri başlatır. Batılı gençlik tutunacak farklı şeyler arayışındadır. Katmandu'ya yapılan hac yolculukları bu döneme rastlar.
Siyahi her türlü hareket devrimcilik olarak yorumlanarak düzenlenen cinayetler ve sahte tanıklarla, siyahlar saf dışı bırakılmaya çalışılır. Eğitim ve öğretim alanında ciddi ayrımcılıklar yapılmakta siyah toplumun yaşam düzeyi giderek gerilemektedir.
Toplumsal olarak bunlar yaşanırken plak sanayii yüksel petrol fiyatlarıyla önemli bir kriz yaşamaktadır. Rock Caz'ın karşısında öne geçmiştir. Bu durum müzisyenleri doğal olarak bir sentezlemeye doğru sürükler. Yeni stilin adı "Jazz-Rock " bir başka deyişle de "Fusion " dır.
Swing döneminden sonra en çok popüler olmuş Caz akımı olarak "Jazz-Rock Fusion" olarak nitelendirilir. Değişik türleri birleştiren bu Caz akımı 1970'li yıllardan başlayarak 1980 ve 1990'larda da müzik piyasasında başlı başına bir kategori oluşturmuştur.
Caz; hangi dönemi ele alınırsa alınsın Rock ve Funk türlerinden ayırt edilir çünkü Rock ve Funk'ta müzikal ifadeler, doğaçlamalar -özellikle de eşlikçilerin doğaçlamaları-daha kısadır, akor değişimleri azdır,melodiler ve armoni basittir, melodi tekrarı çoktur, davul ve bas kalıpları vurgulu ve tekrarlıdır. Rock ve Funk performanslarında pek çok şey önceden organize edilmiştir ama Caz'da durum böyle değildir. Doğaçlamalar sayesinde eser hiçbir zaman aynı çalınamaz. Caz'da ritm duygusu ne kadar esnek ve rahatsa Rock'ta da bir o kadar yoğun ve serttir. Tercih edilen enstrümanlarda da büyük farklılıklar gözlemlenir. Caz müzisyenleri genellikle akustik enstrümanları tercih ederlerken Rock müzisyenleri bol efektli elektrikli enstrümanları kullanırlar.
İş şarkıları, Blues, Gospel gibi ortak kökten gelseler de müziğin gelişimi içinde geldikleri noktalar birbirlerinden farklıdır. Caz aslında Avrupa müziğini esas alır, vokaller ağırlıklı değildir yani temelde enstrümantal müziktir. Rock ve Funk ise temel beste formlarından uzaklaşmaz ve genellikle vokallere ağırlık verir. Zaman içinde Caz'ın klasik müziğe benzer bir konuma yerleşmesi dinleyicisinin belirli bir uzmanlık ve beğeni düzeyine sahip olmasını gerektirmesindendir.
1964-1968 arasındaki Miles Davis Quintet Funk ve Rock elementlerini Caz'la birleştiren en önemli gruplardan biridir. John McLaughlin, Larry Coryell, Joseph Zawinul, Weather Report, Jaco Pastorius, Pat Metheny 70'lerden sonraki önemli müzisyenlerdendir.
Dönem örneği olarak bestesi Wayne Shorter tarafından yapılan Weather Report parçası "Tears" seçilmiştir. Kayıt 1971 yılında New York'ta Columbia müzik şirketi stüdyolarında yapılmıştır. Kayıtta yer alan müzisyenler: tuşlu çalgılarda Joe Zawinull, soprano saksofonda Wayne Shorter, basta Miroslav Vitous, davulda Alphonze Mouzon, perküsyonda Airto Moreiro'dur.
Caz literatüründe Fusion tarzının en önemli temsilcilerinden biri Weather Report'tur. En güncel elektronik müzik teknolojisinin desteği ile, beraber doğaçlama prensibi üzerine kurulmuş bir gruptur. Tears 'da geleneksel solist ve eşlikçi anlayışının değişerek, solo, kontrpuan desteği, ritm ve genel yapıya katkı olarak beş eşit parçaya bölünüp paylaşıldığını görülmektedir. 1970'lerde Weather Report'un, yeni ve gelişmekte olan elektronik synthesizer'ların daha küçük ve güçlü hale gelmesi, daha iyi mikrofonlar kullanılması, stüdyo kayıt teknolojilerinde gelişme sağlanması gibi bir çok yeniliğe sebep olmuş olan bir grup olduğunu söylenebilir. Aynı zamanda Caz ve popüler müzik kültürünün, köklü değişikliklere uğramasında etkileri olmuştur. Weather Report'un tarzı, Free Jazz akımı müzisyenlerinin kuvvetli bir biçimde etkilenmelerine yol açmıştır.
Tears, "ana melodi ve doğaçlamalar" klasik yapısında notaya alınmış bir eserden çok, bir motifin sunumunu izleyen müzikal olgular dizilimidir. Elektronik seslerin de eşliğinde grup, eski Caz geleneğinden gelen armonik doğaçlamalar ile birlikte tonal cümleler ile zenginleştirilmiş bir yapıda, eserin tonuna sadık kalmak koşulu ile motifin geliştirilmesine dayanan ve yorumcunun virtüözitesinin ön plana çıktığı bir eser yaratmıştır. Forma bağlı kalan bir giriş, sunum ve gelişme bölümü yoktur. Aksine açık fikirli ve ilişkili motifler, sesler, ritmler serisi vardır. Parça serbest bir biçimde zaman kavramından bağımsız olarak davul ve perküsyonun birlikteliği ile başlar, elektronik tuşlu çalgılar tonaliteyi sağlar ve saksofon motifi çalar. Bu noktadan itibaren eserin sonuna kadar, bir sesin diğerini takip ettiği bir dalgalanma süreci başlar.
Elif Gezer
Müzik öğretmenidir.
Son Ekledikleri: Elif Gezer
Yorum Ekle
Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.