Caz ve Dahası Özel
"İstanbul caz festivali 25. yılına girerken, cazın türkiye’deki yolculuğunu inceliyoruz."
Türkiye’ye caz, cumhuriyetten önce, mütareke döneminde geliyor. İlhan mimaroğlu’na göre istanbul’un caz ile tanışması 1920’lere dayanıyor. İlk olarak, osmanlı ermenisi olan leon avigdor’un fransa’da tanışıp getirdiği caz müziği, türkiye’de köklü bir tarihe ve çalkantılı bir geçmişe sahip.
1920’lerden itibaren çeşitli şekillerde üretilen caz müziğinin bugünkü anlamıyla sistemli bir şekilde icra edilmeye başlaması 1950’lere dayanıyor. İkinci dünya savaşı’ndan sonra, 1952’de Türkiye’nin nato üyeliğine girmesi ve batı ittifakına yakınlaşmasının ardından 1955’te istanbul hilton oteli’nin açılmasıyla beraber caz, batı‘yı temsil eden müzik olarak kabul görüyor ve mutenalaşıyor.
1980’lere kadar sosyal ve politik karışıklıklardan dolayı çalkantılı süreçlerden geçen caz müziği, 80’lerin ortasından itibaren yeniden yaygınlaşıyor. Berklee müzik okulu’nda eğitim alıp türkiye’ye dönen yeni nesil caz müzisyenleri ve Türkiye’deki caz festivallerinin öncüsü olan bilsak caz festivali’nin etkisiyle, 80’lerin ortalarından itibaren caz’ın yaygınlığı ve itibarı yeniden alevleniyor.
Türkiye’deki ilk caz festivali, 1985’te gerçekleştirilen bilsak caz festivali’ydi. Müzik direktörlüğünü emin fındıkoğlu’nun üstlendiği bu festival, arkasından gelen festivallere de öncü oldu. Çok sayıda yabancı ve türk müzisyeni ağırlayan ve türkiye’deki ilk caz festivali olan bilsak’ı, 1991 yılında akbank caz festivali takip etti. Pozitif’in önderliğinde ve akbank’ın sponsorluğunda gerçekleştirilen Akbank caz’ın ardından, İstanbul caz festivali; 1994’te istanbul festivali’nden ayrılarak hayata geçti.
2000’lerden itibaren aydın esen, ali perret, can kozlu ve neşet ruacan gibi önemli müzisyenlerin ders verdiği ve kuruluşunda yer aldığı bilgi üniversitesi caz bölümü’nün öğretime açılması ve festivallerin etkisiyle caz, gençlerin ve öğrencilerin de dahil olduğu bir müzik türü haline geldi. Hilton oteli’nin açılışından itibaren görece “seçkin” bir müzik türü olarak görülen caz; ana akımın yanısıra, saykodelik rock, anadolu rock, folk gibi lokal türlerden etkilenerek yeni biçimler aldı.
Fakat bugün; dünyayla paralel olarak, bulunduğu coğrafyaya göre farklı biçimler alan caz müziğinin, Türkiye’deki yansımasının caz olup olmadığı tartışılıyor. Özünde doğaçlamaya ve etkileşime dayalı caz müziğinin türkiye’de kendi diasporalarını oluşturması ve lokal tınılarlarla etkileşerek farklı formlar almasına yönelik tartışmalar, daha derinde yatan bir kimlik tartışmasına işaret ediyor.
Türkiye’ye caz, cumhuriyetten önce, mütareke döneminde geliyor. ilhan mimaroğlu’na göre istanbul’un caz ile tanışması 1920’lere dayanıyor. ilk olarak, osmanlı ermenisi olan leon avigdor’un fransa’da tanışıp getirdiği caz müziği, Türkiye’de köklü bir tarihe ve çalkantılı bir geçmişe sahip.
1920’lerden itibaren çeşitli şekillerde üretilen caz müziğinin bugünkü anlamıyla sistemli bir şekilde icra edilmeye başlaması 1950’lere dayanıyor. ikinci dünya savaşı’ndan sonra, 1952’de Türkiye’nin Nato üyeliğine girmesi ve batı ittifakına yakınlaşmasının ardından 1955’te istanbul hilton oteli’nin açılmasıyla beraber caz, batı‘yı temsil eden müzik olarak kabul görüyor ve mutenalaşıyor.
1980’lere kadar sosyal ve politik karışıklıklardan dolayı çalkantılı süreçlerden geçen caz müziği, 80’lerin ortasından itibaren yeniden yaygınlaşıyor. berklee müzik okulu’nda eğitim alıp türkiye’ye dönen yeni nesil caz müzisyenleri ve Türkiye’deki caz festivallerinin öncüsü olan bilsak caz festivali’nin etkisiyle, 80’lerin ortalarından itibaren caz’ın yaygınlığı ve itibarı yeniden alevleniyor.
Türkiye’deki ilk caz festivali, 1985’te gerçekleştirilen bilsak caz festivali’ydi. müzik direktörlüğünü emin fındıkoğlu’nun üstlendiği bu festival, arkasından gelen festivallere de öncü oldu. çok sayıda yabancı ve türk müzisyeni ağırlayan ve türkiye’deki ilk caz festivali olan bilsak’ı, 1991 yılında akbank caz festivali takip etti. pozitif’in önderliğinde ve akbank’ın sponsorluğunda gerçekleştirilen akbank caz’ın ardından, istanbul caz festivali; 1994’te istanbul festivali’nden ayrılarak hayata geçti.
2000’lerden itibaren aydın esen, ali perret, can kozlu ve neşet ruacan gibi önemli müzisyenlerin ders verdiği ve kuruluşunda yer aldığı bilgi üniversitesi caz bölümü’nün öğretime açılması ve festivallerin etkisiyle caz, gençlerin ve öğrencilerin de dahil olduğu bir müzik türü haline geldi. hilton oteli’nin açılışından itibaren görece “seçkin” bir müzik türü olarak görülen caz; ana akımın yanısıra, saykodelik rock, anadolu rock, folk gibi lokal türlerden etkilenerek yeni biçimler aldı.
fakat bugün; dünyayla paralel olarak, bulunduğu coğrafyaya göre farklı biçimler alan caz müziğinin, türkiye’deki yansımasının caz olup olmadığı tartışılıyor. özünde doğaçlamaya ve etkileşime dayalı caz müziğinin türkiye’de kendi diasporalarını oluşturması ve lokal tınılarlarla etkileşerek farklı formlar almasına yönelik tartışmalar, daha derinde yatan bir kimlik tartışmasına işaret ediyor.
Ali Sami İpek
Saksafon üzerine haber toplayarak sitemize katkıda bulunmaktadır.
Son Ekledikleri: Ali Sami İpek
Yorum Ekle
Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.