“Newport Caz Festivali?"
Kategori
Haberler
Yazan
Cavit Külebi
Eylül 22 2015
yazı boyutu
yazı boyutunu küçült
Yazı boyutu büyüt
0
“Newport Caz Festivali? Neden olmasın?”
Bu sözler kafamdan geçtikten tam bir yıl sonra işte Newport’tayız.
İtiraf edeyim, 35 yıldır İstanbul’daki festivaller başta olmak üzere caz etkinliklerinin büyük çoğunluğunu izledim, yurt dışında caz kulüplerinde ünlü cazcıları dinledim, ama hiç yurtdışı caz festivaline katılmadım. Newport’ta, üç gün içinde caz dünyasına yön verenleri izlemek gerçekten heyecan verici olacaktı.
2015 Newport Caz Festivali’nin 61. yılı. Yaratıcısı George Wein 91 yaşında, hala tüm detaylara hakim olacak kadar ortalarda, bir efsane. Yakın zamanlardaki bir röportajında, “ikinci yılı bile yapamayacağımızı düşünüyordum” diyor. Aynı zamanda Storyville plak şirketinin kurucusu olan Wein, Nasuhi ve Ahmet Ertegün’lerin de yakın arkadaşıymış.
1972 yılından itibaren on yıl süre ile New York City’e taşınan festival, 1981 yılından beri Fort Adams Eyalet Parkı’nda yapılıyor. Her yıl Temmuz ayının son haftasonunda gerçekleştirilen festivalin gündüz saatlerinde gerçekleştirilmesi kolaylıkla her yaştan izleyiciye ulaşabilmesini sağlıyor.
Festivalin İlk Günü
Festivalin ilk günü, 31 Temmuz Cuma. İş günü olması nedeniyle çok kalabalık değil. Üç günlük hava tahmini ise mükemmel, gökyüzünde bulut dahi yok. Newport’un değişken havası bize iyi davranmışa benziyor.
Üç ayrı açık hava ve bir kapalı sahneden oluşan festival organizasyonunda bence en heyecan vericiler okulların büyük orkestraları. Her gün ilk performanslarda yer alan bu okulların bu yılki konukları University of Rhode Island-Newport Big Band, The Berklee Concert Jazz Orchestra, Rhode Island Music Education Association Senior All-State Jazz Ensemble ve Massachusetts Music Educators Association All-State Jazz Band. Geleceğin cazcıları için bu sahnede olabilmek o kadar güzel bir fırsat ki, bizler imrenmekten başka bir şey yapamıyoruz.
İlk günün öne çıkan isimleri Ambrose Akinmusire Dörtlüsü, Jonathan Blake Dörtlüsü, Bria Skonberg & Jazz Compatriots, Kneebody ve Christian McBride Üçlüsü. Ambrose her zamanki sakin tavrıyla çalıyor, aynı zamanda Kneebody’nin üstün yetenekli tenor saksafoncusu Ben Wendel ile birlikte aynı gün içinde Gerald Clayton Beşlisi’yle birlikte sahne alıyor. Yakın zamanda Dave Holland’la birlikte İKSV 22. Caz Festivali’nde izlediğimiz Chris Potter, Jonathan Blake Dörtlüsü’yle çalarken soloları sanırım Newport’un rüzgarı ve sahneden izleyebildiği yelkenlilerden dolayı bu kez çok daha iyi. Ekranlarda performans aralarında yayınlanan tanıtımlarda Ahmet Ertegün’ün anısına yazılanlar ise gurur verici. Kneebody ve Bria Skonberg’i yakın zamanda Türkiye’de görmeyi umuyoruz.
İlk günün ağır topu Christian McBride Trio. Christian’ın izleyiciyle kurduğu muhteşem iletişim, çok yetenekli genç piyanist Christian Sands ve genç ama çok tecrübeli Grammy ödüllü davulcu Ulysses Owens’ın müthiş uyumuyla geçirilen harika dakikalarla ilk günün programının sona erdiğini ancak farkedebiliyoruz. Konser sonrası, Christian McBride’la kısa bir sohbet edip hatıra fotoğrafı çektirmeyi unutmuyoruz tabii.
Festivalin İkinci Günü
Festivalin ikinci günü oldukça kalabalık, etkinlik çocuklu ailelerin de katılımıyla tam bir şenliğe dönüşmüş durumda. Aslında festivalin gün içinde olması, tüm müzik türlerine olduğu gibi caza da ilginin küçük yaşlarda başlaması açısından çok güzel fırsat veriyor.
Bugünkü programda öne çıkanlar, Jack DeJohnette`s Made in Chicago, Maria Schneider Orchestra, Jon Batiste and Stay Human, Cassandra Wilson. Tecrübeli davulcu Jack DeJohnette, Roscoe Mitchell ve Henry Threadgill gibi tecrübeli isimlerden oluşan grubuyla olağandışı tınıları festival ortamına taşırken, çok yetenekli besteci ve düzenlemeci Maria Schneider, 2012’den sonra Newport’a tekrar gerçek bir büyük orkestra dinleme zevkini yaşattı.
Müziği ve şovuyla ana sahneyi coşturan Jon Batiste ve Stay Human, cazda pek de yerini bulamamış bir enstrüman olan melodikayı da diğer nefeslilerin arasına başarıyla katarak müziğini zenginleştirdi.
Günün ana sahnedeki en önemli isimlerinden biri kuşkusuz Cassandra Wilson’dı. Billie Holliday’in 100. Doğum Yılı nedeniyle başarılı bir projeye ve “Coming Forth By Day” adlı albüme imzasını atan Wilson’a, basta Lonnie Plaxico, kemanda Charlie Burnham ve tenor saksafonda Robby Marshall eşlik etti.
Günün kuşkusuz en merakla beklenen ismi 12 yaşındaki dahi piyanist Joey Alexander’dı. Dünyaca ünlü müzik okullarının dahi “ona öğretebileceğimiz bir şey yok” diyecek kadar akıllara durgunluk veren Endonezyalı Alexander’ın cazı sadece babasınının plaklarını dinleyerek öğrenmesi ise başlı başına bir mucize olarak nitelendiriliyor. Joey, utangaç konuşması ve muhteşem virtuozitesi ile Newport’un ikinci gününe kesinlikle damgasını vurdu.
Festivalin Son Günü
Festivalin son günü katılımcıların sayısı, en tanınmış sanatçıların bugün sahne alması nedeniyle en yüksek seviyeye ulaştı. Quad sahnesinde sırasıyla Billy Childs’ Jazz-Chamber Ensemble, Jon Faddis, James Carter Altılısı, Jason Lindner Now vs. Now ve Mike Stern/Bill Evans Band yer aldı.
Harbor sahnesinde yer alan gruplardan kuşkusuz en akıllarda kalanlar dev büyüklükteki kontrabas saksofonu ile Scott Robinson’s Doctette, Bill Frisell Üçlüsü ve 88 yaşındaki duayen alto saksafoncu Lou Donaldson ve dörtlüsüydü.
Ve işte Fort sahnesi, yani ana sahnede son gün. Latin rüzgarı sabah Arturo O`Farrill`s Afro Latin Jazz Orchestra ve özel konuğu Rudresh Mahanthappa ile başladı. Daha sonra sahneye gelen Hiromi ve Michel Camilo enerji dolu düetleriyle seyirciyi iyice coşturdu. Dr. John ve Nite Trippers’ın renkli şovuyla iyice hareketlenen sahnede latin cazın en büyük efsanelerinden Arturo Sandoval, inanılmaz enerjisi ve yorumuyla bir kez daha muhteşem olduğunu kanıtladı. Ve son olarak cazın yaramaz çocuğu, ‘spor ayakkabılı Sinatra’ Jamie Cullum sahnede. Piyanonun üzerinde dansederek herkesi ayağa kaldırması artık çok kanıksanan bir şovu. Ama asıl inanılmaz olan ise, Jamie Cullum’un arkasında mükemmel bir performans sunan ve festivalin ilk günü izlediğimiz University of Rhode Island-Newport Big Band’la daha o sabah tanışmış olması ve neredeyse provasız sahneye çıkmaları.
Bol güneşli, rüzgarlı, oldukça keyifli müzikli anıları belleğimize kazıyan Newport’tan ayrılma vakti gelirken, gelecek yılki diğer festival programlarını yapmaya başlamıştık bile...
Etiketler
Cavit Külebi
Saksafon tutkusu ilk günkü gibi devam etmektedir.
Son Ekledikleri: Cavit Külebi
Yorum Ekle
Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.