Shabaka Hutchings (Son of Kemet)
İkibinli yıllarla birlikte İngiliz caz sahnesi olağanüstü hareketlendi. Özellikle Londra merkezli `progressive jazz` açık söylemek gerekirse son dönem Avrupa cazı denen olgunun hayli önünde.
Belki böyle mukayeseler yapmak doğru değil, zaten bunu Shabaka Hutchings`e de sorduk. Biz bu söyleşiden çok faydalandık. Son of Kemet`in müzikal perspektifine ilişkin açıklamaları söyleşiyi sadece müzikal sınırlar içinde tutmadı, etnik ve ancient kökenlerinden tutun besteledikleri ve ithaf ettikleri bir beste dolayısıyla Filistin sorununa kadar bir çok şeyi bu kısa söyleşi içinde konuştuk ama daha önemli olan Shabaka Hutchings`in cevaplarındaki içtenliği, sözleri genel geçer yuvarlamalar yerine açıksözlülüğü oldu. Bu açıdan kendisine çok teşekkür ediyor ve konseri mutlaka izlemenizi öneriyoruz.
Başarılı bir ilk albüm ve daha başarılı bir ikinci albüm… ama halen müziğiniz burada bizim için yeni bir deneyim, bize biraz müziğinizden bahseder misiniz?
Sevdiğimiz müziği yapıyoruz. Bu müzik basit ya da karmaşık olabiliyor. Yarattığımız her müzik kurduğumuz sayısız etkileşimin, sayısız temasın oluşturduğu etkilerin bir yansımasıdır. Londra gibi kozmopolit bir metropolde yaşıyorsanız bu bence iyi bir şey, böyle bir şehirde kendinizi farklı senaryolar içerisine yerleştirerek müzikal algılarınızla ilgili sınırlarınızı mümkün olduğu kadar esnetebilirsiniz. SOK (Son of Kemet) gibi bir grupla sözünü ettiğimiz farklı etkleşimleri kaynaştırarak Afro-diaspora estetiğine bir çeşit kendi selamımızı göndermek istedim.
Müzikal elementleriniz arasında 21. yüzyıl progresif İngiliz cazı, Karayip kökenleri ve kimi benzeri etkilenimlerin yanısıra antik Mısır kültürünün de olduğunu görüyoruz, antik Mısır kültüründen kastınız Ortadoğu müzikleri mi?
Müziğimizde bir referans oluşturacak kadar Ortadoğu müzikleri yok. Esasen, sözünü ettiğimiz bu etki bizim bir çeşit okuma şeklimiz, müzik yapma şeklimizin ifade ettiği bir çeşit manifestovari bir yaklaşım (Cazkolik notu: Burada şu açıklamayı yapmak lazım, Kemet ismi Mısır`da antik Mısır`a verilen isim. Hiyerogliflerde yazıldığı şekliyle Km.t okunursa böyle bir kelime ortaya çıkıyor). Grup üyemiz davulcu Tom Skinner Etiyopya cazının büyük ismi Mulatu Astatke`nin davulcusu olarak onunla çıktığı turnelerde ve albüm kayıtlarında bu dünyanın müziğine çok yakın yaşadı, onun bu eğilimi ve etkilenimi müzikal bir kaynak olarak bana da çok şey öğretti. Belirli bir tarzın karakteristik özelliklerini tasvir etmek için yola koyulmamıza rağmen beste ve müzikal yaklaşımımız nedeniyle müziğimiz oldukça organiktir. Temel ritmik ve melodik özellikleri keşfediyoruz ama müzikal yapımız nedeniyle bu etkilerin üstünde durduğu zeminler bir şekilde yerinden kayabiliyor.
Son albümünüzün açılış parçası "In Memory of Samir Awad" Filistinli bir çocuk Samir Awad için bestelendi. Sosyal adaletsizlikler sizi sinirlendiriyor mu?
Bu bölgede yaşanan adaletsizliklerin farkında olan herkesin sıkıntı duyduğunu düşünüyorum. Bu gerçekten trajik bir durum. Farkında olmak çok önemli. Sanatçılar tarihsel anlatıya katkıda bulunur ve yaptığımız işler geçmişin nasıl yorumlandığı konusunda küçük etkiler üretir. Tabii bu demek değil ki her güncel mesele üzerinde kendi tezlerimizi anlatıyoruz, ama buna rağmen kimse de bizim sanatsal bir balon içinde yaşadığımızı da iddia edemez. Sanatın sosyo-politik matriks içindeki bağlamdan ayrı olduğuna inanmıyorum. Bu konuda sanatsal olarak düşülmüş bir not bile siyasi bir tavırdır. Parçayı Samir Awad`a adamamız Filistin halkının özgürlük mücadelesine ilişkin gelişen durumları takip ettiğimizi ve dayanışmamızı göstermenin bir ifadesidir.
Son dönemlerde İngiliz caz grupları çok dikkat çekiyor, Avrupa cazına göre çok farklı özellikleri var, peki, Avrupa cazı denince ne düşünüyorsun?
Ben `European Jazz` diye bir şey olduğunu düşünmüyorum. Bana göre, Avrupanın çeşitli bölgelerinde kendi coğrafyalarından kaynaklanan özel müzikal huyları belli estetik tercihlere göre uygulayan müzisyenler ve bu şekilde üretilen müzikler var. Ben bir müziğin `canlı` olduğunu duyarsam ondan hoşlanırım. Müzik hummalı enerji, huzur ve mizah içeren duyusal bölgeleri harekete geçirir. Ben, Avrupa`dan en son karşılaştığım Stuff isimli Belçikalı bir grubu çok sevdim mesela.
Peki, New York merkezli post-bop caz hakkında ne düşünüyorsun?
Shabaka Hutchings (Son of Kemet): Ben tarzlardan, stillerden ziyade bireyselliği sevme eğilimindeyim. Bu yüzden Myron Walden, Mark Shim, Chris Speed, Tony Malaby, Ambrose Akinmusire gibi bireyselliklerini post-bop caza dahil eden isimleri zevkle dinliyorum. Kişilik çatışmaları üretmek yerine belli bir tarzda, o stile ait olarak çalanlar beni etkilemez ama onları türlerinin kaliteleri olarak görürüm.
Daha önce İstanbul`a geldin sanırım, senin için nasıl bir deneyimdi ve burada son albümünden müzikler mi dinleyeceğiz?
Daha önce İstanbul`da bir kaç kez çaldım. İlk olarak Red Snapper ile Babylon`da, daha sık da Melt Yourself Down ile İKSV Salon`da. İstanbul`da her çaldığımda büyük ilgi gördüm. Şimdi de öyle olacağını biliyorum. Yeni albümden olacak ama daha geniş bir alana yaymak da mümkün olacak sanırım.
İçten yanıtlarınız için teşekkürler, konserinizi heyecanla bekliyoruz.
Baki Solak
Hobi olarak başladığı saksafon şu an hayatında önemli bir yer tutmaktadır.
Son Ekledikleri: Baki Solak
Yorum Ekle
Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.